AİLE ŞİRKETLERİN KURUMSALLAŞMA SÜRECİ VE AİLE ANAYASASININ ÖNEMİ
Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin sürdürülebilirliği için ve uzun ömürlü bir şekilde ticaret hayatı içerisinde yer almaları için kurumsallaşma adımlarının atılması gerekmektedir. Ticaret hayatı içerisindeki rekabet şartları ile baş edebilmek amacıyla birlikte işlerini geliştirme ihtiyacı, işletmelerin kurumsallaşma konusuna verdikleri önemin artmasına neden olmuştur.
Küçük işletme sahiplerinin, büyüme, gelişme ve başarılı olma isteklerinin yanı sıra yatırım yapma istekleri son derece yüksektir. Genellikle ülkemizde küçük işletmeler, aile işletmesi niteliği taşımakla birlikte sermayedarlar ise aile çevresi içerisinden olmaktadır. Ancak, bu yapılarda özellikle birinci kuşak kurucuların şirket yönetiminden ayrılmaları, vefatları gibi durumlar nedeni ile devamlılık ve istikrar hususunda problemler çoğunlukla ortaya çıkmaktadır. İşte bu türden sorunların yaşanmaması için kurumsallaşma süreci büyük önem taşımaktadır.
Kurumsallaşma; en basit tanımı ile kurum durumuna gelmek, müesseseleşmek olarak ifade edilmekte olup, bununla birlikte kurum olma kültürünü benimsemeyi, yasalara, normlara bağlı şekilde hareket ederek iş ahlakına saygılı olmayı gerektirmektedir.
Kurumsallaşma sürecini başarılı bir şekilde yürüten şirketlerin kişilerden bağımsız olarak, uzun yıllar hayatta kalabilmesi mümkün olmaktadır.
Bu bağlamda kurumsal işletmeler; kaliteli, güvenilir mal ve hizmet üretebilen, kamuoyuna mal olabilen, organizasyon yapısına sahip ve bu suretle uzun süre ayakta kalmayı başarabilen işletmelerdir.
Kurumsallaşmaya etki eden faktörler;
Kurum kültürü bu faktörler içerisinde en önemlilerindendir. Kurum kültürünün oluşması ve devamlılığı noktasında aile şirketlerinde aile bireylerinin şirketle olan ilişkilerinin düzenlenmesi de başlı başına önem arz etmektedir. Dolayısıyla kurumsallaşma sürecine; şirketi yöneten / kuran ailenin kendisinden başlaması bu itibarla aile üyelerinin bazı yaklaşımlarından vazgeçmesi gerekmektedir.
Kurumsallaşmak isteyen aile şirketlerinde öncelikli olarak
Aile şirketlerinde genellikle yaşça en büyük olan bir ya da birkaç deneyimli aile büyüğü tarafından yönetim faaliyetlerini yerine getirilmekte olup; aile üyeleri arasında da bu kapsamda hiyerarşik yapı bulunmaktadır. Ancak bu türden yapılarda şirket bünyesinde çalışan aile bireylerinin uymaları gereken kurallar genellikle kişisel ilişkiler ile yürütüldüğünden yazılı metinler hâline getirilmemektedir. Bu durum küçük ölçekli şirketlerde hızlı karar verme ve aksiyon alma yeteneğinin oluşmasını sağlaması nedeniyle başlangıçta avantajlı görülüp, tercih edilirken ilerleyen aşamalarda şirketin büyümesi, organizasyon yapısında gerçekleşen değişimi, aile dışından istihdam edilen personelin yönetimi vb. nedenlerle şirket içerisinde farklı türden yönetimsel çatışmaların ve problemlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Mevcut sorunların önceliklenebilmesi amacıyla şirket bünyesinde bir aile anayasası oluşturulmalıdır. Bu anayasada belirlenen esaslarda amaç; şirketin yönetilmesinde oluşabilecek muhtemel sorunların hiç ortaya çıkmadan aşılmasını sağlamak, şirketin kurumsallaşma sürecinde sarsıntı yaşamadan büyümesini desteklemek ve şirket istikrarını sağlamaktır.
Aile anayasası temel olarak; aile şirketlerinde sürdürülebilirliği amaçlayan, aile üyeleri ile şirket arasındaki ilişkilerin yer aldığı ve temel ilkeleri konu alan bir belgedir.
Ailenin; vizyon, hedef ve değerlerini içeren aile anayasası, ailenin mülkiyet ve miras dağılımı ile devri konularını , aile üyelerinin birbirleriyle olan ilişkilerini , sorumluluklarını ve eğitim stratejilerini , aile meclisinin yapısı ve çalışma şeklini , şirket ile aile arasındaki ilişkilerin yönetilmesini , aile üyeleri ile şirket çalışanları arasındaki iş ilişkisini, aile üyelerinin şirket bünyesindeki işe giriş, çalışma ve davranış kurallarını , performans göstergelerini ve ödül, terfi, emeklilik gibi harcama politikalarını içerebilmektedir.
Aile anayasası hazırlanması; şirketin işleyişi ile aile misyonu ve değerlerinin gelecek nesillere doğru bir biçimde aktarılabilmesinin yanı sıra aile üyeleri ile evlilik yoluyla aileye sonradan katılan kişiler ile şirket arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi amaçlarını taşımaktadır.
Bu kapsamada oluşturulan aile anayasaları, ailenin şirket ile ilgili benimsediği temel ilkeleri, hedefleri ve bu yapı içerisindeki aile üyelerinin rollerinin belirlenmesi ile şirketin kuşaklar arasındaki geçiş sürecinde yol gösterici bir rehber niteliği taşır ve aile içi muhtemel çatışmalara ilişkin çözümler içerir.
Aile anayasası; hukuki niteliği itibariyle atipik nitelikte bir sözleşme olup Türk Borçlar Kanunu kapsamında sözleşme serbestisine göre akdedildiğinden herhangi bir tescil ya da ilan zorunluluğu da bulunmamaktadır.
Anayasanın içeriği ve revizyonu konusunda aile üyeleri esnek davranma hakkına sahip olup, metnin istikrarlı bir şekilde uygulanabilmesi için elbette aile bireylerinin bilgisi dahilinde olması bu nedenle yazılı şekilde yapılması ve tüm aile üyeleri tarafından imzalanması önerilir.
Aile anayasası, metni imzalayan aile üyesini bağlar. Ancak metinde imzası bulunmayan aile üyeleri, aileye sonradan katılan üyeler, aile şirketinin pay sahipleri ve ailenin şirketleri açısından hukuken bağlayıcı metinler değildir.
Ancak aile anayasasında yer verilen bazı hükümlerin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun izin verdiği ölçüde şirket esas sözleşmesine ya da ortaklar sözleşmesine derç edilmesi ve böylece bu kuralların şirket ve pay sahipleri açısından da bağlayıcı hale getirilmesi mümkündür olabilmektedir.
Aile Anayasasının içerisinde düzenlenecek konular; her ailenin talep ve ihtiyaçlarına göre düzenlenebilir bu nedenle esnek metinler olarak değerlendirilmesi gerekir ancak, anayasa içeriği TBK ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun genel hükümleri göz önünde bulundurarak ve kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler. Ancak anayasa içeriğinde emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu ve içeriği imkânsız olan aile anayasaları kesin olarak hükümsüz olacaktır.
Uyuşmazlıkların çözümü ve aile üyeleri aleyhinde uygulanabilecek yaptırımlar konusunda aile meclisi ve aile konseyi yetkilendirilebileceği gibi tarafsız bir danışman, arabulucu ya da avukattan da destek alınması mümkündür.